28 Temmuz 2011 Perşembe

Bulut ve Hocanım teyzemiz


Geçen hafta tatildeydik. Yiğit ve babasına tatilin ilk üç günü eşlik edebildim izin durumlarından dolayı.
Geçen yaz daha 13 aylıkken girdiği, keyifle oynadığı denizi unutmuş bizimki. Ne kumlara basmak ne de denize girmek istedi. Yavaş yavaş, oynaya oynaya, taş toplayıp hoppa denize atarak alıştırdık tekrar. 1 hafta sürdü kendisinin isteyerek denize girmesi.
Otobüse binip İstanbul'a döneceğim akşam Yiğido ile konuştuk. Gideceğimi ama haftasonu tekrar geleceğimi, işe gitmem gerektiğini anlattım. Dinledi güzel güzel. Otobüse binerken el salladık, ben çok daha kötüydüm.. Daha doğrusu Yiğitte hiçbir üzülme emaresi yoktu. Ertesi gün sabah, balkondan yan komşu Hüsnü amcaya " dedee, anne gitti" diye seslenmiş. Herkesin içi erimiş tabi.
Yanlarına gideceğim gün sabah Gökhan, bugün annen geliyor deyince " yaşasıın" diye sevinmiş. telefonda sesini duyuyordum arkadan bişeyler söylüyor, "şarkı mı söylüyorsun yiğit" dediğimizde evet diye başını sallamış. "hangi şarkıyı söylüyorsun", diye sordu babası "annem" dediğini duydum. Telefona gelip bana da şarkısını söyledi ve gitti: "annem, annem,annem..."
Bizim sitenin Bulut'u ölmüş maalesef. Dün öğrendik. Kendisi 15 yaşında teriyer cinsi siyah beyaz bir köpek. Yiğit'in tüm işkencelerine, kulak çekme, kuyruğuna basma vs., karşı büyük bir olgunlukla sessiz kalan yaşlı bir köpek.
Bu haftanın başında tatil dönüşü sabah Yiğit'i giydirirken "hadi bahçeye inip Bulut'a bakalım deyince, "uyuyo" dedi. ondan sonra da ne zaman "hadi, bulut nerde desem" "uyuyo" diyordu. Meğersem gerçekten derin bir uykudaymış Bulutçuk.
En üzücü olanı 1. kattaki yaklaşık 100 yaşında olan hocanım teyzemiz aynı hafta evinde düştüğü için bakımevine gönderilmiş. Bulut, onun balkonunun altında otururdu hep. Sanki birbirlerini bekliyorlar gibi gelirdi bana hep.
Hamiş: Hocanım teyzenin hangi bakımevinde olduğu öğrenilecek, ziyaret edilecek, bu cumhuriyet dönemi öğretmeni, asırlık çınarın eli öpülecek...