1 Mart 2012 Perşembe

"Yanında birlikte şarkı söyleyebileceğin biri varsa hayat çok güzel"

"Yanında birlikte şarkı söyleyebileceğin biri varsa hayat çok güzel"

Yiğido okulda olduğu için bu seferki sinema maceram Yiğitsiz. Aslında onunla da gidebilirdim çünkü yine bir çocuk filmi gittiğim ; fakat onun sinema ile ilişkisine biraz ara vermek gerektiğini anladım ilk ve son maceramızda, en azından Ice Age 4 gelene kadar:)
"Muppet Show" u izlerdik abimle, o zamanlar TRT 2 'de çıkardı. TRT'nin kalite demek olduğu zamanlardı. TRT2'nin ise kültür ve sanat.
Muppet Show filmi ise işte o zamanlar çocuk olan ve onları izlemiş olanların filmi, o zamanki çocukların büyümüş hallerini de gösteren bir film ayrıca. Hem nostalji yaptırıyor size hem de görün halinizi diyor yani. elinde sürekli kahve ve cep telefonu ile dolaşan kadın tam da şimdilerin çalışan kadınlarının temsili bence.
Salonda çocuklu anneler vardı. çocuklardan biri filmden duyduğu bir kelimeyi anında kaptı: "moruk dedi anne" dedi. Yiğidom geldi aklıma. o da olsa ya da 5-6 yaşlarındaki hali olsaydı eminim aynı şeyi söyle ve daha bi dolu soru sorardı;" neden öyle dedi anne":)
Annem benim, uykuda bile özlüyorum seni. Her sabah okula giderken" gitmiycem anne" dedikten sonra birdenbire" saatimi de götüreyim" veya " kedim de gelsin" deyip hazırlanmaya başlamanı, beni kapıda sabırla beklemeni, o halindeki olgunluğunu çok seviyorum canım oğlum.
O yaşlardaki her çocuk gibi acımasızlığını, birbuçuk saat dışarda buz gibi soğukta seni bekleyip belki de yüzüncü kez "hadi artık oğlum gidelim eve" diyerek ağlarken " üzülme anne seni seviyorum anne "diye gözyaşlarımı silerek beni teselli etmeni çok seviyorum.
Filmde de dediği gibi " hayat artık çok acımasız ve katı". fakat senin bu acımasız ve katı hayatta kendine ve sevdiklerine bol oksijenli bir bölüm açıp şarkı söyleyerek ve dans ederek yaşaman da mümkün. evet mümkün. isteyen isediği rezilliği yapadursun, sen sevdiklerini kaybetmeden sevdiğin herşeyi yapabilirsin ve yapmalısın oğlum.

Sinema Maceramız

Anne: Seninle sinemaya gidelim mi oğlum?
Yiğit: Gidelim anne. Neden çinemaya gidiyoz anne?
Geçen hafta Yiğit'i Neşeli Ayaklar filmine götürdüm. Çooook heyecanlıydım çook. Yiğido da çok meraklıydı. "nerde çinema nerde anne" alışveriş merkezine girdiğimizde sordu durdu.


Öncesinde anlattım; büyük televizyon gibi annem ve de yüksek sesle izleyeceğiz, tamam mı? Girmeden önce patlamış mısırımızı da aldık, ritüeli tamamladık. Fakat Yiğit, salonların yan tarafındaki oyuncaklı oyun alanını sinema zannetti ve oraya doğru gitmek istedi önce..




Neyse ışıklar söndü film başladı. önce kedisini yerleştirdi yerine, o da izlesin diye. Bizimki 10- 15 dk gözünü bile kırpmadan ekrana baktı ama sonra birden "karanlık anne" dedi. Hep hesaplamadığın düşünmediğin kısımdan vururlar zaten. "tamam annem " dedim," şimdi abiye söyleriz, açar ışıkları". zaten salonda bizden başka kimse yok. Yan duvar ışıkları oldukça işe yaradı, tekrar oturduk koltuğumuza.




Film biraz daha büyükler için gibi aslında. Efektler, sesler, penguen kovalayan leopar fokları,yükselen üzerimize gelen dalgalar olunca bizimki korktum deyip kucağıma yerleşti. hadi biraz mısır yiyelim, bakalım küçük pengueni bulacak mı babası derken yaklaşık 1 saat kaldık içerde. ilk deneme için oldukça iyi bile. " sıkıldım anne, gidelim demeye başlayınca daha fazla tutamadım, çıktık. yine de keyfi çok yerindeydi Yiğido'nun. Bir dahakine babasını da almaya karar verdik. Fimi bile belirlerdik. " Ice Age 4". Belki o zaman Yiğido biraz daha hazır olur.